Bugün her köşede aşk hakkında konuşan kitaplar bulabilirsiniz: Hakikat aşkı bulmanın, o aşkla evlilik yoluna girmenin, o aşkı direktörün, vazgeçilmez olmanın tekniklerini anlatan beylik cümleler etrafta kol geziyor. Aşkta kriz durumları için de verilen pek çok tavsiye var:
Aldatıldınız, terk edildiniz, yanlış ataklar yaptınız, pekala artık ne yapmalısınız?
Aşk bu türlü bir şey mi gerçekten? Diğerlerinin fikriyle, yargılarıyla, ülküleriyle şekillenen bir strateji oyunu mu? Aşktan kelam edenler aşkı halden anlamaz bir halde esir etmek zorunda mı?
Değil. Aşka anlayışlı bir meczuplukla yaklaşmak mümkün.
Cem Mumcu son kitabı Sana Aşktan Soruyorlar’da kendi tabiriyle gerçek yahut yanlışı anlatmadan, halleri dillendiriyor. Kimi vakit hikayelerle, kimi vakit ağır tek cümlelerle okurunu kısa müddette ele geçiren bu biriciklik, aşka dair yazılmış sıra dışı yapıtlardan.
Sayfa: 324
Kitaptan…
“Aşkın giriş yeri ruhumuzdaki en yaralı yerdir. O yüzden hem girerken hem de çıkıp giderken canımız yanar. Aşktaki potansiyeli güzel değerlendirebilirsek, yaramızı onarabiliriz. Birebir yara hem onarılmayı bekler hem de kaçar aşkın acısından. Düşler nasıl içimizden haberler getirirse, aşk da öyledir. Düşler nasıl endişeli, nasıl acılı, nasıl anlaşılmazsa aşk da öyledir. Anlamaktan uzak düştüğümüz her şey, anlaşılmaz görünen bir lisanla konuşur.”