(AİHM), bugün adapsız bir karara imza attı.
ByLock kullanan, Banka Asya’da hesabı olan ve saklı bir şahidin sözüyle mahkum olan öğretim üyesi Yüksel Yalçınkaya’nın açtığı davada Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna açıkladı.
Bu karar sonrası Adalet Bakanlığı’ndan sert reaksiyon geldi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AİHM’nin tarafsız bir yargılama yapmayacağını baştan belirli ettiğini vurgulayarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne karşıt bir karar aldığını söyledi.
“Terörle çabada kararlılığımızı sürdüreceğiz”
Kararının kabul edilemez olduğunun altını çizen Bakan Tunç, “Ülkemiz, ulusal mevzuata ve memleketler arası yükümlülüklere uygun olarak yaptığı terörle çabasında kararlılığını sürdürecektir” dedi.
“AİHM’nin yetkisini aşarak kanıt incelemesi yapmak suretiyle ihlal kararı vermesi kabul edilemez”
Bakan Tunç, şu sözleri kullandı:
AİHM bugün açıkladığı kararında Türk mahkemeleri tarafından yapılan yargılama sonucunda FETÖ terör örgütü üyesi olduğu tespit edilen bir kişinin yaptığı müracaata ait ihlal kararı vermiştir.
İlk derece mahkemesinden, istinafa, Yargıtay’dan Anayasa Mahkemesi’ne her derecedeki yargılama makamlarımızın kanıtları kâfi gördüğü bir dava hakkında, AİHM’in yetkisini aşarak kanıt incelemesi yapmak suretiyle ihlal kararı vermesi kabul edilemez. AİHM, Moreira Ferreira v. Portekiz (No. 2) kararında da belirttiği üzere bir temyiz mahkemesi değildir.
AİHM aslında, Dulaurans/Fransa, Bochan/Ukrayna (2) kararlarında Sözleşme’nin kanıtların kabul edilebilirliği ya da kanıtların nasıl değerlendirileceğinin ulusal hukukun ve ulusal mahkemelerin yetkisinde olduğunu belirtmişti. Bu nedenle, ulusal mahkemelerce yapılan hukuk kurallarının uygulanması, yorumlanması ve kanıt değerlendirmesinin kendi incelemesinin konusu olamayacağını vurgulamıştı.
Ancak AİHM, bugün açıkladığı Yalçınkaya kararında bu yerleşik içtihadından ayrılmıştır. AİHM açıkça kanıt değerlendirmesi yapmak suretiyle yetkisini aşmış ve ulusal mahkemelerin hukuk kurallarının uygulanması ve kanıt kıymetlendirme yetkisini inceleme konusu yapmıştır. AİHM kendi içtihatlarında tekraren kanıtları kıymetlendirme yetkisi olmadığını belirttiği halde, husus FETÖ yargılamaları olunca kanıt kıymetlendirme yoluna gitmiştir.
“AİHM tarafsız bir yargılama yapmayacağını en baştan belirli ederek hukuka ters bir karar vermiştir”
Hükümetimizce detaylı bir biçimde bilgilendirildiği ve itiraz edildiği halde, hakkında Türk Yargısınca FETÖ üyeliği suçlamasından iki başka yakalama kararı bulunan bir kişiyi Büyük Daire duruşmasında başvuranın temsilcisi olarak kabul eden AİHM, tarafsız bir yargılama yapmayacağını en baştan muhakkak ederek hukuka ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne muhalif bir karar vermiştir.
Ülkemiz, ulusal mevzuata ve milletlerarası yükümlülüklere uygun olarak yaptığı terörle çabasında kararlılığını sürdürecektir.
