Nadia Maiya, yeni kitabı Aşk Sandığın Kadar Değil, Yandığın Kadardır ile okurlarına kendi içindeki bu dönüşü aktararak kişinin kendisiyle irtibat kurmasının ve kalbinin içindeki bilgelik hazinesini keşfetmenin seyahatini anlatıyor.
İnsanın kendi kalbinin içindeki barışı, şefkati ve sevgiyi keşfetmesiyle giderek daha da derinlere inip kendisiyle ve kozmosla kontağa geçmenin yollarını bulacağını gösteriyor.
Sema, sevgiliye seyahattir, senden sana döne döne giden yoldur. Dünya âleminde ruhun dönüşümü, içinde konakladığı vücudun de aksiyonuna gereksinim duyar.
Ruh, büyümek ve ömür seyahatini gelişerek sürdürmek için vücudun de takviyesini almak zorundadır. Sema, orman yangını başlatacak olan kıvılcımdır, aksiyondur, niyettir, kararlılıktır, adanmışlıktır. Vilayetle etrafında dönmek değil, bazen yerinden kalkmak bile kafidir ruhu dönüşüme davet etmek için.
Ruh ve vücut ilişkisi
Bu kitap, ruh ve vücut alakasını dengelemek, böylelikle düştüğünde nasıl kalkabileceğini, korktuğunda gereksinimin olan yüreği nerede nasıl bulabileceğini, çaresiz hissettiğinde nasıl desteklenebileceğini hatırlatmak ve elde edeceğin gücü hakikat kullanabilmek için sana rehberlik etmek üzere kaleme alındı.
Niyet ve hareket buluştuğu an, hayatın sonsuz dansı başlar. Ruh ve vücut birbirini desteklemeye karar verdiğinde, mucizeler gerçekleşir.
Yazar ve hayat koçu Nadia Maiya
Coşkuyu söz etmek
Küçük bir çocuğun ebeveynlerinden çok ısrarlı halde bir şey istediği bir sahne düşünün, bu sahnede çocuk kendi etrafında dönüyor değil mi?
Şimdi de yetişkin ya da çocuk olması fark etmeksizin bir kişinin çok istediği bir şeyin gerçekleştiği bir sahne düşünün, burada da bu kişi sevinçle kendi etrafında dönüyor değil mi? Beşerler her yaşta ruhlarındaki coşkuyu söz ederken dönerler.
Sayfa: 112
Kendinden olmayan şeyler…
Tarihe baktığımızda da insanın birinci günden bu yana coşkulu hislerini bir formda dönerek, raksla, dansla söz ettiğini söyleyebiliriz. Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî bu raksı ibadet kisvesi içine sokmuş, onu şiirin ve musikinin de katıldığı ve ismine sema dediği bir olgunluğa yükseltmiştir.
Böylece asırlardır süregelen bu kelam, saz ve hareketin mucizevi iş birliği ile insan ruhundaki karanlığı yararak tefekküre yönelmiştir. Zira dönen cisim, kendinden olmayan şeyleri dışarıya fırlatır, atar.